Birçok sürücü, hız sabitleyicinin yakıt tasarrufu sağladığına uzun süredir inanıyor. Mantık anlaşılır: elektronikler hızı sarsıntısız ve ani ivmelenmeler olmadan sabit tutuyor, israfı önlüyor. Ancak testler, bunun her koşulda doğrulanmadığını gösteriyor.

Otomotiv uzmanı Dmitry Novikov, 32CARS.RU’ya verdiği demeçte, hız sabitleyicinin en verimli olduğu ortamın trafiğin akıcı ve yolun düz seyrettiği otoyollar olduğunu belirtti. Bu şartlarda benzin tüketiminde yüzde 7–14’e varan bir düşüş mümkün olabiliyor. Yine de saha kullanımında kazanç çoğu zaman daha mütevazı, yaklaşık yüzde 2 civarında kalıyor; hatta öndeki araçların hızlanmalarına adaptif sistemlerin fazla hevesle tepki vermesi nedeniyle tüketim artışına dahi dönebiliyor. Rakamlar cazip dursa da, pratik her zaman laboratuvarı taklit etmiyor.

Eğimli güzergâhlarda tablo tersine dönüyor: sistem ayarlanan hızı tutmak için yokuşlarda gaza daha fazla yükleniyor; oysa sürücü genellikle böyle yerlerde ayağını hafifçe gazdan çekerdi. Şehir içinde sonuç, akışın yoğunluğuna bağlı. Trafik düzgün ve kesintisiz aktığında sistem yardımcı olabiliyor; buna karşılık boş yolda 100 km/saat hızını inatla koruma çabası tüketimi yükseltebiliyor.

Novikov’a göre, hız sabitleyicinin gerçek artısı yakıt ekonomisinden çok konfor ve sürücü yorgunluğunun azalması.

Sonuç olarak, daha istikrarlı bir tempo ve sakin bir sürüş için kullanılmaya değer olduğunu vurguladı; çünkü yakıtı asıl tasarruf ettiren elektronik değil, yumuşak sürüş tarzının kendisi. Pratikte hız sabitleyiciyi tutarlılık sağlayan bir yardımcı olarak görmek ve olası tasarrufu garanti değil, hoş bir bonus olarak kabul etmek daha gerçekçi. Beklentiyi böyle ayarlayınca, tek tuşla tasarruf vadeden sihirli bir çözüm değil, doğru kullanıldığında sürüş disiplinini koruyan bir destek olduğu daha net görünüyor.