Hyundai ve Kia’ya Kaliforniya’da açılan dava: tedarik zincirinde çocuk ve zorla çalışma iddiaları
Kaliforniya’da Hyundai ve Kia’ya, tedarik zincirinde çocuk ve zorla çalışma iddialarıyla dava açıldı. Satışların askıya alınması, bağımsız denetim isteniyor.
Kaliforniya’da Hyundai ve Kia’ya karşı kapsamlı bir dava açıldı. Kar amacı gütmeyen Jobs to Move America (JMA), otomobil üreticilerini ve bağlantılı şirketleri ABD iş yasalarının ağır ihlalleriyle suçluyor. JMA’ya göre Alabama ve Georgia’daki tedarik zincirlerinde çocuk ve zorla çalıştırma görüldü—cezaevi programlarından gelen işçiler ve kırılgan durumdaki göçmenler dahil—ayrıca yaralanma ve can kayıplarına yol açan tehlikeli koşullar yaşandı.
Başvuru, Kaliforniya’da Hyundai ve Kia satışlarının askıya alınmasını ve tüm tedarikçilerin bağımsız denetime tabi tutulmasını talep ediyor. Davalılar arasında Hyundai Motor Company, Kia, Hyundai Mobis ve lojistik iştiraki Glovis America bulunuyor. Mahkeme dosyayı ilerletirse, otomobil üreticilerinin yaygın tedarik ağlarını ne kadar sıkı denetlemek zorunda olduklarına dair çıta yükselebilir; piyasa artık vaatlerden çok kanıt istiyor. Bu süreç, sektörde uzun süredir konuşulan tedarik zinciri gözetimi beklentisini soyut sözlerden ölçülebilir uygulamalara çevirebilir.
Anlaşmazlık, daha önce ihlallerin tespit edildiği Georgia’daki bir Hyundai tesisine yönelik büyük bir ICE baskınının ardından alevlendi. Sınır dışı edilen bazı çalışanlar işlerine ancak şimdi dönebiliyor.
Hyundai, iddiaları temelsiz olarak nitelendiriyor ve yasalara sıkı sıkıya uyduğunu belirtiyor. Kia ise yalnızca tüm güvenlik ve çalışma koşulu gerekliliklerini karşılayan tedarikçilerle çalıştığını savunuyor. Bu tür güvenceler böyle dönemlerde beklenir; asıl ölçü, yapılacak bağımsız incelemeler olacaktır. Tüketici cephesinde de sabır kısalıyor: markaların tedarikçi pratiklerini şeffaf biçimde ortaya koyması artık yalnızca etik bir tercih değil, rekabetin de gereği.
Davayı başlatan JMA, kamu alımlarında şeffaflığı teşvik etmesi ve çalışan haklarını savunmasıyla biliniyor; otomobil üreticilerinin beyanlarla değil, fiili çalışma standartlarıyla sorumlu tutulması gerektiğini savunuyor.