Tarihin en şeytani 5 otomobili: sanatla deliliğin buluştuğu tasarımlar
Poster çocuğu Lamborghini Countach’tan Mitsuoka Orochi ve TVR Sagaris’e: tasarımın sınırlarını zorlayan tarihin en şeytani 5 otomobili ve hâlâ neden büyülüyor?
Bazı otomobiller güzellik ya da sırf pratiklik için yapılır; bazıları ise hayal gücünü dürtmek için var olur. İşte ikinci gruba giren, sanatı delilikle sınırda buluşturan beş tasarım. 32CARS.RU bu seçkinin sıralamasını yayımladı.
Lamborghini Countach, tekerlekler üzerinde saldırganlığın simgesine dönüştü: alçak bir silüet, jilet gibi keskin açı çizgileri ve metalden hezeyanla oyulmuş izlenimi veren kama paneller. 1970’lerde, dönemin daha uslu otomobilleri arasında resmen bir uzaylıydı; bugün baktığınızda bile bakışı sertleştiren o poster etkisini koruyor.
Buna karşılık Fiat Multipla, zeki iç mekân ergonomisini sırıtan bir iblisi andıran yüzle birleştiriyor. Alışılmadık far yerleşimi ve şişkin kaş çizgisi, hem çeken hem de huzursuz eden, neredeyse insansı bir ifade yaratıyor. Kimi zaman direksiyon başındakini gülümsetip kaldırımdakine “bir daha bak” dedirten cinsten.
Japonya’dan Mitsuoka Orochi, folklorun metale dökülmüş hali gibi duruyor. Eriyen hatlar, masalsı bir ızgara ve grotesk formlar, onu bir ulaşım aracından çok sürrealist bir esere yaklaştırıyor. Yolda görürseniz gözlerinizi ayırmak zor; direksiyona geçmek ise belli bir cesaret istiyor.
Çekoslovak Tatra T77, 1930’ların hayalet denizaltısını andırıyor. Gözyaşı formundaki, rüzgârı yaran gövde ve arkaya yerleştirilmiş V8, soğukkanlı verimliliğe gizli bir tehdit tonu katıyor. Erken aerodinami dersinin neredeyse teatral bir yorumu gibi.
Britanyalı TVR Sagaris ise adeta yaşayan bir organizma hissi verir: saldırgan yarıklar, kabarıp taşan gövde panelleri ve elektronik sürücü desteklerinin yokluğu, her yolculuğu sinirler için bir dayanıklılık sınavına çeviriyor. Bu otomobille anlaşmak, mekanikle bir pakt yapmak gibi.
Bugün, aerodinamik ve güvenlik öncelikleri çoğu otomobilin köşelerini törpülerken, bu tür makineler bir otomobilin yalnızca takdir değil, sahici bir hayranlık da uyandırabileceğini hatırlatıyor; bazen tasarımın kalbe söz geçirdiği anların hâlâ mümkün olduğunu da.